Tyana Ören Yeri
·

Niğde’de Gezilecek Yerler

Niğde’de Gezilecek Yerler Listesi

Niğde’ye yolunuz düşerse Niğde’de gezilecek yerleri ve tarihi yerleri sizler için derledik.

Doğal güzellikleri, tarihi yapıları, kaplıcaları ve köklü kültürü ile ülkemizin görülmesi gereken yerlerinden biridir Niğde.

Niğde gezinize, şehirden ve şehir çevresinden çıkarılan binlerce yıllık arkeolojik buluntuların sergilendiği Niğde Müzesi’ni gezerek başlayabilirsiniz. Niğde Müzesi arkeoloji ve etnografya bölümlerinden oluşuyor.

Örenyerleri: Binlerce yıldır Anadolu’nun önemli yerleşim yerlerinden biri olan Niğde, örenyeri gezmeyi sevenler için tam bir cennet. Niğde’de gezebileceğiniz örenyerlerinden bazılarıTyana Ören Yeri, Göltepe Kestel Ören Yeri, Köşk Höyük, Porsuk Höyük, Kavlaktepe Yer Altı Şehri, Ulukışla ve Kuş Kayası Kaya Mezarları.

Camiler, Türbeler: Niğde’de gezerken görülecekler listenize tarihi yapıları da ekleyin. Bu tarihi yapılardan başta gelenler ise camiler, türbeler ve külliyeler. Niğde Sungurbey Camii, Niğde Aleaddin Camii, Niğde Akmedrese, Niğde Sarı Saltuk Türbesi, Niğde Şeref Ali Türbesi, Niğde Gündoğdu Türbesi, Niğde Hüdâvend Hatun Türbesi, Ulukışla Öküz Mehmet Paşa Külliyesi Niğde’de gezmenizi önerdiğimiz tarihi yapılar arasında.

Kiliseler, Manastırlar: Farklı kültürlere ve dinlere ev sahipliği yapan Niğde’de gezginlerin uğrak noktası olan dini yapılar arasında manastırlar ve kiliseler de var. Bunlar arasında Constantinus ve Helena Kilisesi, Eski Gümüş Manastırı ve Gümüşler Manastırı en çok ziyaret edilenlerden.

Doğal Güzellikler: Niğde tarihi ile olduğu kadar doğal güzellikleri ile de göz dolduran, görülmesi gereken bir şehir. Eğer Niğde’de bir gezi planlıyorsanız şehrin doğal güzelliklerini keşfetmeden Niğde’den dönmeyin. Niğde Aladağlar Milli Parkı, Niğde Kayardı Bağları,Göllüdağ, Çinili Gölü, Narlıgöl, Bolkar Dağları ve Cımbar Vadisi Niğde’de görülmeye değer yerlerden.

Kaplıcalar, İçmeler: Niğde kaplıcaları ve şifalı suları ile de ünlü bir şehir. Buraya kadar gelmişken Niğde kaplıacalarını görmeden dönmek olmaz. Çiftehan Kaplıcaları, Kemerhisar İçmesi, Kocapınar Çamuru’nu gezmenizi öneriyoruz.

Eğer yeterli vaktiniz varsa Niğde’ye yakın mesafede bulunan Nevşehir’i de gezi listenize ekleyebilirsiniz. Nevşehir il sınırları içinde bulunan Kapadokya’da birkça gün geçirebilir, bu eşsiz coğrafyanın güzelliklerini keşfedebilirsiniz.

Niğde Gezilecek Yerler – Tarihi Yerler

Kuş Kayası Kaya Mezarları

Kuş Kayası Kaya Mezarları
Kuş Kayası Kaya Mezarları

Niğde İli, Merkez ilçeye bağlı Karatlı Ka­sabası’ndadır. Kasabanın güneybatısında bulunan kaya mezarları, bir vadinin iki ya­macında bulunmaktadır.

Mezarlar vadinin güney yamacında 11 adet, kuzey yamacında 4 adet olmak üzere 15 adettir. Birbirine ben­zeyen bu mezarların içlerinde klineler yer alır. Bir mezarın içinde aşı boyasıyla yapıl­mış dağ keçisini kovalayan köpek figürleri yer almaktadır. Bu kaya mezarlarının tama­mının giriş kapıları üzerinde sağır pencere gibi delikler vardır. Bu kapıların sağında ve solunda stilize insan figürleri kabartma ola­rak işlenmiştir.

Tyana Ören Yeri

Tyana Ören Yeri
Tyana Ören Yeri

Antik Tyana Ören Yeri, Bor ilçesi, Kemerhi­sar Kasabasın’dadır. Ören yeri, Kemerhisar Kasabası’nın büyük bir bölümünün altında kalmıştır. Kasabanın muhtelif yerlerinde çe­şitli durumlarda bulunan önemli heykeltıraş­lık eserler ve ören yerinde yapılan bilimsel kazılar neticesinde çıkan eserler ve mimari parçalar Niğde Müzesi’nde sergilenmekte­dir. Bahçeli kasabası’nda bulunan ve Roma havuzu adıyla adlandırılan antik havuza hayat veren kaynak suyunun Roma devrin­de yapılan kemerlerle taşınmasına yönelik oluşturulan kemerlerden dolayı kasaba Ke­merhisar adını almıştır. Roma havuzundan itibaren Kemerhisar Kasabası içlerine kadar ki bölümde kemerler toprak altındadır. Kalan bölümdeki ve kazı alanına kadar olan ke­merler ise toprak üzerindedir Halen büyük bir bölümü ayakta bulunan su kemerleriyle Roma havuzundan şehre su taşınmaktaydı.

Su kemerleri M.S. II-III. yy.’lara aittir. Tyana Ören yeri I.II. ve III. dereceli arkeolojik sit ala­nı olarak koruma altına alınmıştır.

Tarih öncesinden Hititler’in yıkılışı­na değin pek çok uygarlığa mekân olan Kemerhisar(Tyana), Hititler döneminde Tu­wanuwa, Roma’da ise Tyana olarak tanı­nıyor. Tuwanuwa Geç Hitit döneminin baş­kentidir. Ünlü kral Warpalawa İ.Ö.738–715 yıllarında bu kentte hüküm sürmüştür.

M.Ö.30-M.S. 395 yıllarını kapsayan Roma döneminde, Kemerhisar(Tyana) yoğun yapı­laşma ile tarihinin en önemli evresini yaşadı. Antik kent saraylarla, tapınaklarla, su ke­merleriyle ve yerleşim birimleriyle büyük bir kent konumuna geldi. Tyana’nın en parlak dönemi hiç kuşkusuz Roma çağıdır. Bu dö­nemde iki kez Güney KapadokyaKrallığı’nın başkentliğini yapmıştır.

Antik Tyana kentinde 2000 yılından beri bir İtalyan ekip tarafından bilimsel kazılar sürdürülmektedir.

Göltepe Kestel Ören Yeri

Göltepe Kestel Ören Yeri
Göltepe Kestel Ören Yeri

İlk Tunç çağına (M.Ö. 3200–2000) ait Kestel Maden Ocağı,Niğde dağları etek­lerinde Çamardı İlçesi Celaller Köyü sınır­ları içerisindedir.

Maden, kendisine çağ­daş bir cevher işleme atölyesi ve yerleşim yeri olan Göltepe’nin karşısındadır. Kalay cevheri kasiteritin madenden çıkarılma­sında, önce cevher damarının altına bir ateş yakılıp damar iyice ısıtılınca su serpi­lerek çatlatılıyordu. Maden ocağı ve gale­riler sistemi, dağın içerisinde bir dolambaç gibi toplam 1,5 km. alana yayılmaktadır. Erken Tunç çağına ait Göltepe yine ken­disi ile çağdaş ve kalay madeni olan Kes­tel ile karşı karşıyadır. Göltepe ve Kestel madenindeki kazılarda çok sayıda cev­her zenginleştirme aletleri bulunmuştur. Göltepe’de büyük miktarda kalay made­nin işlendiğini, kalay cüruf içerikli potalar göstermiştir. Potalarda eritildikten sonra, eritilen kalay kalıplara dökülüp, kalay kül­çeleri elde ediliyordu. Bu metalürjik işle­min son aşaması kalayın bakır ile birleş­tirilerek bronz alaşımının hazırlanmasıydı. Gelişmiş bir teknolojinin ürünü olan bu maden, Eski Tunç çağında her türlü aletin, silah ve takının yapımında kullanılmış­tır. Bu alanlardaki kazı çalışmaları Niğde Müzesi’nin Başkanlığında ve Chicago Üni­versitesi Oriental Enstitüt’ten Prof. Dr. K. Aslıhan YENER’ in bilimsel başkanlığında yürütülmüştür.

Köşk Höyük

Köşk Höyük
Köşk Höyük

Niğde ili, Bahçeli beldesinde Roma ha­vuzunun doğusundaki kayalık yamaç üzerinde yer alan Köşk Höyük’te, 1981 yı­lından beri Ankara Üniversitesi Dil ve Ta­rih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Niğde Müzesiarkeologları tarafından sürdürülen kazılar,

Bor ovasının en eski tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplumu­nun (M.Ö.6050–4911) bu alana yerleştiği­ni göstermektedir. Beş tabaka halindeki yerleşimin ilk dört tabakası Geç Neolitik, en geç tabakası ise Erken Kalkolitik devre aittir. Neolitik dönemde gereksinime göre genişletilen çok odalı küçük mekânlardan oluşan mimari mevcuttur. Kalkolitik dö­nemde ise sokakların üstüne sıralanan bitişik düzendeki konutlar belli bir plana göre inşa edilmiştir. Bu dönem insanlarının, ölülerini konutların tabanına gömdükleri anlaşılmaktadır. Köşk Höyük’ün ölü göm­me âdeti açısından önemi; çoğu yetişkin ve bazı çocuklara uygulanan başın gövdeden ayrılarak yüzün kille sıvanıp, yüz organları­nın belirtilmesi ve aşı boyası ile boyanarak onlara canlılık kazandırılmasıdır. Bu uygula­ma, Filistin, İsrail, Ürdün ve Güney Suriye’de M.Ö. 10000–8000 arasında görülmektedir.

Niğde Kayardı Bağları

Niğde Kayardı Bağları
Niğde Kayardı Bağları

Kayardı Bağları, Niğde için önemli ve ünlü yeşil alan bölgesidir. Kayardı, Niğde için bir soluklanma alanıdır; o nedenle yaşaması ve yaşatılması için duyarlı olmakta gerekiyor. Bu bağlamda bölge için salt bağı olanların çabası yetmez Niğde Akciğeri olan bölge için tüm kent halkı sahiplenici olmalıdır. Kent geleceğe taşınırken bu değerli bölgelerin korunmasının çok önemi vardır.

Niğde il genelinde çok farklı zenginlikleri olmasına karşın bu değerlerinden yeterince yararlanamadığını yıllardır yazar, söyleriz. Niğde merkez de, Niğde genelinin bir aynası gibidir. Kent merkezinde onca değer gereken ilgiyi bulamıyor. Niğde Kayardı Bağları’nın bulunduğu alanın varlığının olması dahi başka bir kentte olsa başlı başına özel bir çekim alanı doğması için yeterli neden olur. Nerede ise tüm sokaklarına girip çıktığım Kayardı Bağlarının bulunduğu alanda iki ayrı doku var.

Birincisi Ömerli Çayırı’ndan başlayan Beşiktaş Sokağına uzanan alan ki; Kayardı için en güzel doku bu sokakta var. Eski evleri, bakımlı bağları ve Kayardı bölgesinde içinde su akan tek dere bulunuyor. Sokak gerçekten ilgi ile izlenerek gezilecek güzellikte bir yol olarak uzanıyor.Geçen yıl bu yolu “’Kurdunus”’a bağlayın diye çağrımız oldu ama hesaba alan olmamış. Bu yol “’Kurdunus”’a değin yapılsa bölgenin yapısı daha da farklılaşır.Kayardı gezi ve çekim alanı olmadan öte yürüyüş alanı olarakta bu yolun devamının açılmasından yarar görür.

Kayardı’da karşı tepelerde beliren mağaraların olduğu alanlarda gezerken bölgede çok sayıda ev bağ aralarında beliriyor. Kuyu vurup su çıkaran ya da havuz yapanlarda olmuş, Yürüyerek “’Kurdunus”’ üzeri tekrar Niğde yolunda döndüğünde sayıları 6-7 yi bulan yeni modern villalar bağ aralarında sizi karşılıyor.

Ayhan Şahenk villası çevresindeki birkaç yapı dışında bölgede genelde bir bakımsızlık gözleniyor. Kimi bağlar terk edilmiş gibi ama bakımlı olanlarda var. Su ise Kayardı için SORUN olmaya devam ediyor.

Kayardı için daha yolun başı sayılır ama sonu görülür gibi bölge elden gidiyor engellemek içinde bu bölgede ciddi bir projeye ihtiyaç var. Proje Niğde için soluk alma noktası olarak uygulamaya konmalı ve mutlaka Kayardı Bağları yaşamasına yönelik çaba ve çalışmalar yapılmalıdır. Kayardı için yarın geç olabilir.Keza Kayardı ile bütünleştiriyoruz ancak tüm Niğde bağları için ciddi anlamda sahiplenme geleceğe taşınacak bu doğal miras içinde şart görünmektedir.

Kayardı bölgesi değeri ve önemi bir gün çok daha farklı anlaşılacaktır. O güne kadar bu mirası yok etmeden korumak ve taşımakta Niğde’de yaşayan her yurttaşında görevidir. Bağ ve bahçe sahipleri bu bağlamda daha çok konuya duyarlı olmalıdır.

Niğde kimi bölgelerde mahalle ve sokak adlarına gözüm takılır. Kayardı’da gezerkende öyle oldu.Kayardı gibi Niğde dünden gelen bir güzellik merkezinde “Beşiktaş Sokağı” adını en güzel bağ yolunun adı idi.

Kayardı Bağları’nın başlangıçlarında Ömerler Çayırı’ndan giriş yaptığınızda Beşiktaş Sokağı tabelası sizi karşılıyordu.Sokak Niğde için en güzel sokaklardan biri olduğu içinde o güzellik içinde bu isim neden konmuş düşünmeye başladım… İki yönde güzel bakımlı evleri ile Niğde için gören “böyle bir bağ arası sokak varmı?” diyeceği kadar ilgi çekici bir yer. Güzel dokusu ile bu sokakta çoğu eski sağlam taş yapıların yanında yeni villa evlerde var. Bu taş binalar ve sokak ekonomik durumu iyi olanların bu bölgede dünden günümüze yerleşik olduğu izlenimi veriyor.

Niğde Kayardı Bağları’nda sokakta dereden su akan tek yerde bu bölgede.. Söğüt ağaçları yanında evlerden sarkan çiçekler, balkonlarda çiçekler meyva ağaçlarının önünde vitrin gibi olmuştu. Bu yaz ailece yürüyüşe çıktık. Güzel bir ev önünde dut ağacı altına dut dökülmemesi için naylon gerilmiş, dut üzerine dökülüyor çayır kirlenmiyordu. Balkonda çiçekler vardı .İlgi ile bakınırken ev sahibi kapıya çıktı.Çok ısrarlı biçimde “’buyur”’ etti.Sabahın daha 8.00’i, O kadar yakınlık gösterdi ki aileden gibi ve aile büyüklerimiz bahçeye geçti. Sohbet, çay faslı ile onlar otururken ben yürümeye devam ettim. O kadar mütevazi ve insani bir yaklaşımla misafir etmişler ki kimidir bilmediğiniz bir evde sabah sabah misafirlik açıkçası bizimkileri çok etkile de amcam Azmi GürerAydın’da, diğeri amcam F.Dinçer Gürer Mersin’de, Annem Kadriye Gürer İstanbul’da, halalarım Mesrure PoyrazAdana’da, Mesrure ve İbrahim Yurttaş Mersin’de üç ay Niğde’de oluyorlar.Sabahları onlarla Kayardı’nda yürüyüşe çıkıyoruz. Kiminde Umut ve Ufuk ile Kardeşim Gülsevinde oluyor. Ailece Kayardı Bağ yollarının tadını çıkarıyoruz .Her sabah farklı bölgede bir sokağı “keşfe” çıkıyoruz. En çokta Ömerler Çayırı, Beşiktaş Sokak ilgimizi çekiyor. Kimi bölgeye götürürsem “’Memleketimizi daha tanımıyoruz”’demek ki dediği Kayardı’ndaki bağ evinde (hiç tanımadığımız bir kapıdan) gördüğümüz misafirperverlikte bizleri çok etkiledi.

Sözün sonu Niğde’de Kayardı Bağları’nın olduğu alanı kış veya yaz Niğde’ye gider iseniz gezin. İlginç, orijinal güzel bir dokuda keyifli anlar geçireceksiniz. (Alıntıdır)

Niğde Sungurbey Camii

Niğde Sungurbey Camii
Niğde Sungurbey Camii

Caminin inşa kitabesi yoktur. Ancak 1335 yılı civarında yapıldığı düşünülmektedir. İlhanlı döneminde Niğde Valisi olan Sungur Bey tarafından yaptırılmıştır. Caminin mimarı bilinmemektedir. Fakat minber ile muhtemelen kuzey taç kapısının ahşap kapı kanatlarını Hoca Ebubekir, daha sonraki döneme ait doğu taç kapısının ahşap kapı kanatlarını ise Hacı Muhammed isimli ustalar yapmıştır.Niğde Kalesi’nin güneybatı yönündedir.

Bazı onarımlarla günümüze gelen cami, örtü sistemi ve minareler haricinde orijinal özelliğini ve fonksiyonunu korumaktadır. Doğu taç kapısı asıl giriş açıklığı üzerinde 874 H./1469–70 M. tarihli vergi kitabesi bulunur. Muhtemelen bu tarihte cami tamir görmüş olabilir. Yapı barut mahzeni olarak kullanılırken, XVIII. yy. ortalarında mahallede çıkan yangın sonucu cami yanmış, örtü sistemi ve minareler de tamamen yıkılmıştır. Sonrasında tamir edilerek ahşap direkli ve düz toprak damlı cami şeklini almıştır. Yapı 1948 yılı civarı tekrar onarım görmüş doğu taç kapısındaki minarelerden biri yeniden yapılmıştır.

Cami, doğu- batı doğrultusunda meyilli bir arazi üzerine inşa edilmiş ve dıştan 28.45×37.10 m. ölçülerindedir. Yapı, harim, doğu ve kuzey cephelerde birer taç kapı ile doğu cephenin güney tarafına camiye bitişik yerleştirilen türbeden müteşekkildir. Cami inşasında sarımtrak renkte ince yonu trakit taşı kullanılmıştır. Yapı inşasında oldukça temiz ve itinalı bir işçilik görülür. Doğu ve kuzey cephelerde birer taç kapıya yer verilmiştir. Ayrıca kuzey cephenin doğu köşesinde merdivenle çıkılan fevkani, “’bey kapısı”’ vardır. Çifte minareli abidevi taç kapının doğu cepheye yapılması arazinin topografik yapısıyla alakalıdır. Doğu taç kapısı eyvan türünde olup, iki yandan birer minareyle sınırlandırılmış ve Türk mimarisinde kendine özgü seçkin bir yeri vardır. Eyvan Gotik Mimarisinin bir özelliği olarak kaburgalı tonozla kapatılmıştır. Eyvanın yan duvarlarına simetrik yerleştirilen mihrabiyeler, zeminden yüksekte tutulmuştur. Eyvanın duvarları tamamen bitkisel, geometrik ve figürlü süslemeyle dekore edilmiştir. Dikkati çeken en önemli bezeme, mihrabiye ve eyvan köşe sütunceleri arasında kalan ve sekiz kollu yıldızlardan oluşan, geometrik motiflerle bezenen panolar dıştan, kıvrık dallar arasına yerleştirilen çeşitli hayvan başları, spiral kıvrık dalların uçlarında ve aralarındaki boşluğu doldurur vaziyette; kuzey panoda 37 güney panoda ise 42 figür vardır. Bunlar; kuş, fil, oğlak, at, panter, antilop, ejder, sıçan, boğa, tavşan, maymun, köpek, aslan, koyun, ördek ve balık figürlerinden oluşmaktadır. Bunların On iki hayvanlı Türk takviminin bir hatırası olarak, taç kapıyı bezemek amacıyla yapıldığını sanmaktayız. Keza, kuzey taç kapısında geometrik, bitkisel ve figürlü bezemelerle dekore edilmiştir. Cami de batı duvarın alt tarafında 4, doğu duvarın alt tarafında 1, üst tarafında 3 ve kuzey duvarın üst tarafında bir pencere orijinal özelliklerini koruyarak günümüze gelmiştir. Cami de ahşap bezemeyi kuzey ve doğu taç ahşap kapıları ile bugün Dışarı Camii’nde bulunan minberin de görmekteyiz.

Porsuk Höyük

Porsuk Höyük
Porsuk Höyük

Niğde ili, Ulukışla ilçesi, Porsuk Köyü sınır­ları içerisinde yer alan ve yöre halkı arasında Zeyve Höyük olarak da adlandırılan Porsuk Höyük, Niğde iline 55 km. olup, Ulukışla İlçesi’ne ise 9km. mesafededir.

Eski Porsuk Köyü’nün 3km. kuzeybatısında, Ankara-Adanakarayolunun yaklaşık 500 m. güney­doğusunda yer almaktadır. İçerisinde Hitit yerleşimini barındıran hö­yük, Demir Çağı ağırlıklı olup, Geç Roma dö­nemine kadar bir tabakalaşma vermektedir. Höyükte kazı çalışmaları; 1970’li yıllardan beri Fransız bir ekip tarafından yürütülmek­tedir. Bu kazı ekibinin başkanı 2003 yılında değişmiştir. Yeni oluşan kazı ekibi Bakanlı­ğa 2003-2008 yıllarını kapsayan 5 yıllık bir kazı programı sunmuştur. Kazılarda bulunan eserler Niğde Müzesi’nde sergilenmektedir.

Niğde Aleaddin Camii

Niğde Aleaddin Camii
Niğde Aleaddin Camii

Niğde sancak beyi Ziynettin Beşare tarafından 1223 yılında yaptırılmıştır. Kitabesine göre yapının mimarları, üstad Sıddık ve kardeşi Gazi’dir. Ayrıca inşa kitabesinde, Müstenireddin adı geçmektedir. Bu şahsın caminin inşaatından sorumlu yapım yöneticisi olduğu anlaşılmaktadır. Bazı onarımlarla günümüze gelen cami, orijinal özelliğini büyük ölçüde korumakta ve işlevini devam ettirmektedir.

Cami iki kapılıdır. Doğuya bakan kapı üzerinde yaz aylarında 09.30 – 11.00 saatleri arasında güneş ışıklarının bıraktığı gölge, kapının taş maharetli elleriyle işleyen ustanın “’ Taçlı Kadın Başı”’ nı ortaya çıkartmaktadır. Efsaneye göre usta, âşık olduğu ve hiç evlenemeyeceğini bildiği Niğde Sancak beyinin kızına duyduğu aşkı sonsuza dek yaşatmak için konuyu kapı süslemesindeki taşa resmetmiştir. Yapı, harım ile kuzeydoğu köşesine yerleştirilen tek şerefeli minareden oluşmaktadır.

Cımbar Vadisi

Cımbar Vadisi
Cımbar Vadisi

Doğanın yüzünü sert gösterdiği noktalardan biridir Cımbar Vadisi. Özellikle tırmanış sporu ile ilgilenenlerin en çok tercih ettiği yerdir.

Niğde Aladağlar Milli Parkı’nda bulunan Cımbar Vadisi, tırmanış rotaları açısından oldukça zengindir. Arkadaşlarınızla yeni heyecanlar yaşamak için bu bölgeyi tercih edebilirsiniz. Burada bulunan Demirkazık Köyü’ndeki dağ evinde ücretsiz kalabilirsiniz. Evde elektrik ve su vardır. Fakat dağ evinden ayrılırken bütçenize göre eve bağışta bulunabilirsiniz. Tabii tercihiniz dağ evinde kalmak değilse bölgede kamp da kurabilirsiniz.

Yeni keşifler yapmaya ve doğanın en sert halini görmeye ilginiz varsa Cimbar Vadisi size istediğinizi sunacak. Niğde sınırlarındaki Cımbar Vadisi tırmanışlarınızda ve çevre keşiflerinizde hayranlığınız kesinlikle kazanacak.

Göllüdağ

Göllüdağ
Göllüdağ

Niğde’nin eşsiz yerlerinden biridir Göllüdağ. Kömürcü Köyü yakınlarında bulunur ve sönmüş bir volkanik dağ özelliği taşımaktadır. Niğde’de bol heyecan ve bol eğlenceli bir keşif istiyorsanız Göllüdağ sizin için de harika bir gezi alanı olacak. Kömürcü Köyü’nden nasıl gideceğinizi öğreneceğiniz yerli halk size yardımcı olacak.

Dağa uzun tırmanışlarınız başlamadan önce yanınızda kesinlikle bol su taşıyın. Her adımda çevrenin güzelliğine şahit olurken daha çok heyecanlanacak ve sonunda nasıl bir manzarayla karşılaşacağınızı merak edeceksiniz. Güllüdağ aynı zamanda çıkardığı patlama sonucunda Kapadokya bölgesine yeryüzü şekillerini vermiştir. Dağa çıktığınızda burada sizi ilginç bir krater gölü bekliyor olacak. Gölün göz alıcı güzelliği ve manzaranın doyulmaz seyrinin yanı sıra bu bölgede sizi tarihi bir zenginliğinde beklediğini fark edeceksiniz. Evet; Göllüdağ tarihinde birçok medeniyetin izlerini taşıyor.

Niğde gezinizde pek bilinmeyen Göllüdağı’nı ziyaret edip ilk keşfedenler arasında olabilirsiniz. Aynı zamanda bu bölgeyi keşfettikten sonra rotanızı; Çamardı’na, Eski Gümüş Manastırı’na, Çinili Göl’e ve Niğde Şeref Ali Türbesi’ne çevirebilirsiniz.

Niğde Kalesi

Niğde Kalesi
Niğde Kalesi

Kalenin ne zaman yapıldığıyla ilgili kesin bir şey söylemek mümkün olmasa da MÖ 8. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Sadrazam İshak Paşa tarafından 1740 yılında onarılmıştır.

Constantinus ve Helena Kilisesi

Constantinus ve Helena Kilisesi
Constantinus ve Helena Kilisesi

Niğde il merkezinde, Niğde-Kayseri karayolunun üzerinde, çukur bir arazide bulunan kilise kalıntısının Constantinus ve annesi Helena adına yaptırıldığı sanılmaktadır.

Kilisenin temel ve apsid kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Moloz taştan ve tuğla hatılı olarak yapılan kilise üç nefli bir bazilika planındadır. Naos iki sıra paye ile üç nefe ayrılmıştır. Üst örtüsünü belirleyecek bir kalıntıya rastlanmamakla beraber, kırma çatılı olduğu sanılmaktadır. Apsis dışarıya taşkın yuvarlak bir niş şeklinde olup, iki yanında diakonikon ve protesis hücreleri bulunmaktadır. Apsis üzerinde bozulmuş olmalarına rağmen fresk izleri görülmektedir.

Eski Gümüş Manastırı

Eski Gümüş Manastırı
Eski Gümüş Manastırı

Çarpıcı bir mimariye sahip olan Eski Gümüş Manastırı,Kapadokya’nın en önemli tarihi yapıları arasında kendini göstermektedir.

Niğde şehir merkezine uzak olduğu için pek uğrak yeri değildir; fakat gezilip görülmesi gereken bir yapıttır. Kendine özgü freskleri, fazlasıyla dikkat çekicidir.

Özellikle Meryem ikonu Türkiye’de gördüklerinizin en güzellerinden biridir. Bir iç avlu içerisinde bulunan Eski Gümüş Kilisesi’nde; toplu yemek salonu, erzak ambarları, yeraltı tünelleri, keşiş hücreleri ve yere gölümü küpler bulunmaktadır. içinde bulunan keşiş mezarlarının bazılarında hala iskelet durmaktadır. 10. Yüzyılda yapılmış olan Eski Gümüş Manastırı’nı keşfedenler arasına siz de girin, farklı ikonlara ve fresklere sahip olan bu manastıra yakından şahit olmanın hazzına varın.

Çinili Göl

Çinili Göl
Çinili Göl

Çinili Göl, Bolkar Dağları’nda yer alan buzul göllerinin en önemlisidir. Niğde ili Ulukışla ilçesi sınırları içerisinde yer alır ve 2.600 metre yüksekliktedir.

25.000 m2’lik. yüzölçüme sahiptir. Ölçülebilen derinliği 100 metrenin üzerindedir.[kaynak belirtilmeli] Dipten kaynadığı sanılıp, siyaha çalan lacivert bir rengi vardır. Halk arasında diğer isminin dipsiz olarak bilindiği sanılmaktadır. Suyu içmeye elverişlidir. Ayrıca göl çevresi yaz aylarında kamp sporuna olanak sağlamaktadır. Ayrıca bu gölün bulunduğu Bolkar Dağları endemik bir tür olan Toros Kurbağası’nın (Rana holtzi) yaşam alanıdır.

Çinili Göl’ün yanında rakım olarak 50 m. aşağısında Karagöl vardır. Karagöl; Darboğaz köyüne 8 km, Maden Köyü’ne 15 km uzaklıkta olup karayolu ile rahatça ulaşılabilir.[kaynak belirtilmeli] 2650 m rakımlı bu gölün çevresi, yaz aylarında geceleri 5 °C civarındadır.

Niğde Gezilecek Yerler – Tarihi Yerler

Similar Posts

One Comment

Comments are closed.